Doç. Dr. Yeşim Demir

Köşe Yazıları
Yüzde Yüz Haber

Bu makale, yayınlandığı "Yüzde Yüz Haber" sayfasından birebir aktarılmıştır.
Özgün Kaynak adresi makele sonunda verilmiştir.

100 Yıllık Sykes-Picot Anlaşması ve Ortadoğu Mirası

Dr. Yeşim Demir - 5 Haziran 2016

100 yıl önce Fransa adına François Georges Picot, İngiltere adına ise Sir Mark Sykes’in imzaladıkları ve adları ile anılan, cetvellerle sınırları belirlenen Ortadoğu topraklarının paylaşımını hedefleyen gizli bir anlaşma olan ve 1918 yılında Bolşevikler tarafından açıklanan Sykes-Picot, bugünde böl-yönet tekniği ile bölgenin kaderi üzerinde etkili olmaktadır. 

Peki bu anlaşmanın hazırlanmasını sağlayan gelişmeler nelerdi? 

1915-1916 yıllarında İngiltere, Ortadoğu politikasında değişiklikler yapmıştır. Bu değişikliği de yaparken Osmanlı İmparatorluğu içindeki memnuniyetsiz Arap liderlerini nasıl kullanabileceğinin planını oluşturmaya çalışıyordu. Bir yandan da İmparatorluğu bölerken bölmek istedikleri bölgelere ne ad verileceğine karar vermeye çalışıyorlardı. Mesela Arabistan'ın kuzeyinde ki Arapça konuşulan bölgeleri, doğu "Mezopotamya" batı "Suriye" olmak üzere isimlendirmişlerdir. Hatta Batının, Suriye'nin güneyine verdikleri isim olan "Filistin", kutsal toprakları tanımlamak için kullanılmıştır gerçekte Filistin diye bir devlet hiç var olmamıştır. 

Bu anlaşma, Ortadoğu'da savaş sonrası Rusya'yı kuşatma altında tutmayı da hedeflemekteydi. Ancak bu anlaşmanın Rusya tarafından da onaylanması gerektiğinden bir anlamda gizli tutulmuştur. Anlaşmada eksik olan Filistin konusuydu. Fransa, İngiltere ve diğer itilaf güçlerinin hatta Mekke Emiri Hüseyin'in çıkarları bile düşünülmüşken 19.yy.dan itibaren bu bölgeye yerleşen Yahudilerden söz edilmemiştir. Ayrıca Sykes ile Pickot arasında Filistin konusundaki anlaşmazlık, bölgenin büyük bir kısmının uluslararası bir rejim altına sokulmasına neden olmuştur. Sykes, Yahudilerin bir çok yerde güçlü olduğuna ve İtilaf Devletlerinin çabalarını sabote edebileceği endişesi ile Picot'u da ikna yoluna giderek, İngiltere'nin Filistin'i almakta bir çıkarı olmayacağını, ancak Siyonistlerin istediğini ve savaşı kazanabilmek için onlarında çıkarlarını görmezden gelinmemesi gerektiğini vurgulamıştır. Bunun için de, 1917 Balfour Deklarasyonu ile İngiltere Filistin’i, Yahudilere yurt yapacağını taahhüt etmiştir. 

Bu anlaşma ile çıkar paylaşımları yapılırken Amerika Birleşik Devletleri'de unutulmamalıdır. 1916-1917 yıllarında İtilaf devletleri hem malzeme hem de finansman açısından ABD'ye bağımlı olmuşlardı. Şimdi şöyle bir soru aklımıza gelebilir. ABD, Osmanlı ile savaş halinde miydi? Hayır değildi ancak Ortadoğu'da hedeflerini belirliyordu. ABD, öncelikli olarak bölgeye hristiyanların Osmanlı kıyımına maruz kaldığı inancı ile yaklaşmıştır, ancak zaman içinde İngiltere ve Fransa gibi önemli petrol yataklarının olduğunu fark etmiştir. 

I. Dünya Savaşı öncesinde bağımsızlık hayalleri ile Osmanlı İmparatorluğu’na karşı ayaklanan Araplar, 1916 Sykes-Picot Antlaşmasının ardından İngiltere ve Fransa’nın, kendilerine vaat edilen topraklar üzerindeki gerçek emellerini anladıktan sonra büyük hayal kırıklığı yaşamışlardır. 

Çıkarlar uğruna bugünkü Ortadoğu'nun şekillenmesini sağlayan anlaşma ile bölge haritasının cetvelle çizilmiş olması bugün bölgenin aynı etnik yapıda olsa da farklı mezheplere bölünmesini sağlamıştır. Ayrıca I. Dünya Savaşı sonrası kurulan yönetimlerin bir yandan Milliyetçilik diğer yandan da İslamcılık anlayışını savunması bölge halkında kimlik sorunu yaratmıştır. 

Sykes-Picot Antlaşması özellikle Suriye konusunda bazı anlaşmazlıkları ortaya çıkarmışken bugün de bu sorunun devam ettiği net bir şekilde görülebilmektedir. 

2011 yılındaki Arap Baharı ise halk tarafından, I.Dünya Savaşı sonrasında kurulan devlet düzeninin ve getirdiği sorunların ortadan kaldırılması istenen bir teşebbüstü. Arap Baharı'nın üzerinden 5 yıl, Sykes-Picot'un üzerinden de 100 yıl geçmesine rağmen bölge de kaos devam etmektedir. Bu ne kadar sürecektir bilinmez...

Özgün Kaynak için tıklayın: 🏛️